ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

6 Temmuz 2011 Çarşamba

GÜMÜŞHANE PROVİCE
GÜMÜŞHANE İLİ TANITIM
gümüşhane
 türkiye gümüşhane 
gümüşhane türkiye
GÜMÜŞHANE İLİ TARİH
 Roma ve Bizans dönemlerinde yörede kurulu kente Argyropolis (Yunanca argyros: “gümüş” ve polis: "kent" demektir.) adı verilmiştir. Yöredeki savaşların asıl sebepleri tarihi bir ticaret yolu üzerinde bulunması ve madenleriyle ün yapmış olmasıdır.
 7.yüzyıl sonları ile 8. yüzyıl başlarında bölge Emevi-Bizans ve Abbasi-Bizans arasında birkaç defa el değiştirmiştir. Halife Hz. Ömer zamanında (634-644) Erzincan ve Erzurum Arapların eline geçince Gümüşhane’de bu egemenliği tanıdı. Ancak bu egemenlik fazla sürmeden bölgede yeniden Bizans egemenliği sağlandı. Halife Hz. Osman zamanında (644~656) Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Erzincan Emir Habib Bin Mesleme tarafından
 Bizanslılardan geri alındı. Halife Hz. Ali zamanında (656-661), Muaviye ile olan mücadeleler ile iç isyanlarla uğraşılması sebebiyle bölgede yeniden Bizans egemenliği başladı. Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında (685-705) bölge tekrar Emevi yönetimi altına girdi. Ancak Halife Velid zamanında (705-715) Araplar ile Hazarlar arasındaki çatışmalarda Hazarlar başarı gösterince bölge yeniden bu durumdan istifade eden Bizanslıların eline geçti. Abbasiler zamanında Bizans-Arap çatışmaları devam etmiştir.
Bu dönemde Gümüşhane yöresi ile ilgili fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak Bayburt'un Bizans egemenliğinde kaldığı bilindiğine göre Gümüşhane de Bizans egemenliğinde kalmıştır diyebiliriz. Çağrı Bey'in 1016 yılında Anadolu'ya yaptığı ilk akın sırasında Gümüşhane'ye kadar geldiği bilinmektedir. 1058'de Tuğrul Bey'in ordusu İbrahim Yinal komutasında Trabzon'a kadar akın yaparken Gümüşhane'yi de ekonomik yönden önem arzettiği için fethetmiştir. Türkmen akınları olmadan önce Hazarlar ve Peçenekler ile Çepni Türk oymakları bölgeye yerleşmişlerdir.
 Çepniler 24 Oğuz boyundan biri olup Anadolu'nun fethi ve Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır. 13. yüzyılın ikinci yarısında Selçuklular Moğol istilası altında ezilirken Gümüşhane ve çevresinin müdafaası Çepni Türklerine kalmıştır. Rum vakayinamecisi (tarihçisi) Pataretos 14. yüzyılda Çepnilerin Tirebolu'ya vardıklarını söyler ki, bunlar Gümüşhane tarafından gelmişlerdir.
 Anadolu'nun fethinden sonra birçok imaret kurulmuştur. Gümüşhane ve Kelkit, Emir Mengücek Gazi tarafından kurulan Erzincan imaretine bağlanmıştır. 1164'te II. Kılıçarslan Mengücekli topraklarını Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağladı. Anadolu Selçuklu Devleti'nde ticarete büyük önem verildiğinden tarihi bir ticaret yolu üzerinde bulunan Gümüşhane ve çevresi de önemini devam ettirmiştir.1243 Kösedağ Savaşı'nda İlhanlılar, Selçukluları yenerek buraları zaptettiler. Anadolu, Moğolların nüfuzu altına girince Trabzon Rum İmparatorluğu bu defa Moğollara vergi vermeye başladı. Moğol nüfuzunun kırılması ve Türkmenlerin beylik kurmak için faaliyet göstermeleri neticesinde ve II. Yuannis devrinde (1280-1297) Türkmenler madenleriyle ünlü Halibya (Haldiya) kısımlarını istila ettikleri gibi Cenevizlilerle Venedikliler de İmparatorluk üzerinde iktisadi nüfuz vücuda getirmişlerdi. İlhanlıların son hükümdarı Ebu Said'in ölümü üzerine 1335'te Bayburt, Erzurum ile Erzincan ve Gümüşhane Celayirlilerin eline geçmiştir. 1345'te Eretnaoğulları, 1430'da Karakoyunlu hakimiyetine geçen bölgeye 1467'de Akkoyunlular hakim olmuştur.
 Fatih Sultan Mehmet (1451-1481), Trabzon üzerine yürüdüğü sırada Trabzon Rum İmparatorluğunun sınırları Giresun'dan Batum'a kadar ve güney hudutlar da Bayburt ve Gümüşhane’nin kuzeyinden geçen dağ silsilesi ile çevriliydi. Osmanlılar’ın aleyhte hareketleri nedeniyle Trabzon Rum İmparatorluğu, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'la işbirliği içine girmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermesiyle bölgede Osmanlı etkisi görülmeye başlanmıştır. Gümüşhane, Trabzon Rum İmparatorluğunun fethedilmesinden sonra Osmanlı hakimiyetine girmiş ve bu hakimiyet 1461'den 1467'ye kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra Gümüşhane Akkoyunluların hakimiyetine girmiştir. Bu hakimiyet 1473 yılında Fatih ile Uzun Hasan arasında vuku bulan Otlukbeli Savaşıyla sona ermiştir. Gümüşhane ilinin kuzeyindeki "Kharşit" ilk Osmanlı belgelerinde "Khas-Rudu çayı orta ve yukarılarındaki Torul ve Canıca (Gümüşhane'nin eski adı) kesiminde Akkoyunlular'a bağlı Ortodoks-Apkazlı (Abaza) "Torul Beyliği" 1474'de (veya 1478) Fatih'in Amasya'dan gönderdigi bir ordu kolu tarafından fethedilmiştir.
 Yavuz 1508'de Trabzon valisi iken Anadolu'da başlayan Şii ayaklanmaları yüzünden Trabzon'dan Bayburt'a kadar uzanan bir sefer yapmıştır. Bu bölgede Safeviler lehinde ayaklanma ve karışıklık çıkaranlar Çepni Türkleridir. 16. yüzyılda onlardan bir bölümü Halep Türkmenleri, muhim bir kümede Sivas, Tokat ve Amasya bölgesindeki Ulu Yörük arasında yaşadığı gibi yine bu boya mensup pek kalabalık bir topluluk da Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Giresun ve Canik (Ordu ve Samsun) bölgesinde oturuyordu. İşte Safevilerin hizmetindeki Çepniler de bu sayılan topluluk ve bölgeden idiler. Bu karışık durumdan sonra bölgedeki sükunet ancak Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim (1512-1520) arasında meydana gelen Çaldıran Savaşıyla sona ermiştir. Bölge tamamen "Anadolu Türk Birliği"ne katılmıştır. (Ağustos 1514) Yavuz buraya vali olarak Bıyıklı Mehmet Paşayı bırakmıştır. Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) İran seferi sırasında gümüş madeninin bulunduğu Eski Gümüşhane yöresinin imar edilmesini emretmiş, böylece buraya ev ve Süleymaniye Camii yapılmıştır.
 1647'de Gümüşhane'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, buralarda gümüş madeninin çok olduğunu, çalışır ve boşaltılmış durumda 70 kadar ocak bulunduğunu bildirir. Yine bu ocaklardan 7 koldan kurşunsuz gümüş cevheri çıkarıldığını ve bu şehirde Emin Mahallesinde darphane olduğunu yazarak üzerinde "Azze nasrahu daraba fi catha" (Canca'da basılmıştır) yazılı birkaç akçenin kendisinde olduğunu bildirir. Gümüşhane'de doğan her çocuğun gümüşten kaşığının, çatalının ve tabağının olduğu rivayet edilir. Şehrin nüfusunun her geçen gün artmasında coğrafi konumunun, tarihi ipek Yolu üzerinde bulunmasının ve madenlerinin önemli rolü olmuştur. Katip Çelebi, Cihannüma'sında "Kaza-i Urla" diye adlandırdığı Gümüşhane için "Urla bir güzel kazadır, yakınında gümüş olmakla Gümüşhane dahi derler" demektedir. Maden ocakları IV. Murad zamanında (1623-1640) en canlı dönemini yaşamıştır. Bir ara kapanan ocaklar 1839 yılında yayınlanan bir hatt-ı hümayunla tekrar işletmeye açılmıştır. Ocaklar mülki amirin tayini, padişahın onayı ile atanan ve
 Matah Efendi denilen kişilerce yönetilirdi. Gümüşhane 19. yüzyılda Trabzon’a bağlı bir sancaktı. Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde yer alan Gümüşhane Sancağı kuzeyde Trabzon merkez sancağı, doğuda ve güneyde Erzurum Vilayeti, batıda Sivas Vilayeti ile çevriliydi. 19. yüzyıla kadar rahat bir hayat sürdüren Gümüşhane yöresi, savaşlar nedeniyle tedirginlik içine düşmüş, madenlerin yeterince işletilmemesi sebebiyle de göç başlamıştır. Böylece şehir harap olmaya ve nüfus azalmaya başlamıştır. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'de yaptıkları işgaller ve bunun sonucundaki göçler Gümüşhane’de hayat bırakmamıştır. Ruslar 16 Temmuz 1916'da Bayburt'u aldıktan sonra yollarına devam ederek 19 (20) Temmuz 1916 günü Gümüşhane’ye girmişlerdir. Türk birlikleri fazla karşı koyamayınca Ruslar ayni gün Torul'a girmişlerdir. Böylece Trabzon yolu Ruslara açılmıştır.
 22 Temmuz 1916 günü Kelkit üzerine yürüyen Rus ordusu akşama doğru burayı ele geçirmiştir. Gümüşhane ve çevresi bu işgaller karşısında ve özellikle Ermeni zulmü altında ezilirken Rusya'da Bolşevik İhtilali'nin çıkması ve iç çalkantılar sebebiyle Ruslar 18 Aralık 1917'de Erzincan Mütarekesi'ni imzalamış ve ordularını geri çekmeyi kabul etmiştir. Ancak Ermeniler katliamlarına devam etmişlerdir. Bunun üzerine mütareke geçersiz sayılarak yeniden savaş başlatılmış ve bu suretle Torul 14 Şubat, Gümüşhane 15 Şubat ve Kelkit 17 Şubat 1918'de Rus işgalinden kurtarılmıştır. Milli Mücadele yıllarında kıyı ile iç kesimler arasında geçiş bölgesi olması sebebiyle coğrafi önem arz eden Gümüşhane, bu dönemde Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin faaliyet alanı içinde bulunmuştur. Gümüşhane delegesi Kadirbeyzade Zeki Bey bu cemiyetin ikinci başkanlığına getirilmiştir. 23 Temmuz 1919'da toplanan Erzurum Kongresi'ne Gümüşhane'den
 Kadirbeyzade Zeki Bey (Gümüşhane ve Torul mümessili olarak) Erzurum Kongresi'ne katıldı. Kelkit'ten Müftü Osman Nuri Efendi, Şiran'dan Müftü Hasan Fahri (Polat) Efendi Erzurum Kongresi'nin açılış ve kapanış dualarını yapmıştır. Bu nedenle 9 Ağustos 1335 (1919)'da Mustafa Kemal, O'na yazdığı bir tezkere ile teşekkür etmiştir. Osmanlı hakimiyetinin ilk zamanlarında Erzurum Eyaletine bağlı iken sonraları Trabzon'a bağlanan Gümüşhane sancağı 20 Nisan 1924 ve 491 sayılı kanunun 89.maddesinde "Vilayet" başlığı altındaki kanunla 1925 yılında il olmuştur. 1925-1926 tarihli Trabzon salnamesinde "Gümüşhane Vilayeti Merkez ilçe ile birlikte Bayburt, Kelkit, Torul ve Şiran olmak üzere beş ilçe, beş bucak ve 377 köyden oluştuğu, 16943 evde
101153 kişinin yaşadığı şehirde hastane olmadığı; vilayetin ticari durumunun Trabzon-Bayburt-Erzurum büyük yolu üzerinde ve İran transit yolu üzerinde bulunduğundan oldukça iyi olduğu, aslında tarım memleketi olan vilayetin bazı yerlerinde ürünleri yerel ihtiyacı karşılamadığından, halkın bir kısmının işçilik, meyvecilik ve katırcılıkla geçindiği" belirtilmektedir. Gümüşhane'nin il olmasıyla birlikte Ahmet Durmuş (Evren-dilek) Bey vali olarak atanmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk Belediye Başkanı ise Osman Bey (Ataç) olup 1922-1934 tarihleri arasında görev yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Gümüşhane’de yol ve köprü yapımına önem verilmiş, tarım geliştirilmeye çalışılmıştır.İsmet İnönü'nün
Cumhurbaşkanlığı döneminde ise II. Dünya Savaşı patlak verdiğinden ilk dönemlerde hemen hiçbir yatırımın yapılmadığı Gümüşhane il merkezine 1948 yılında su getirilmiş, ertesi yıl da elektrik şebekesi kurulmuştur.1950'den itibaren ekonomik bir kalkınma görülmeye başlanmış, ancak daha sonra diğer illere ve hatta Avrupa ülkelerine göç olayı başlamıştır. Bayburt'un 1989 tarihinde il olması ve ayrıca yeni ilçelerin oluşturulması ile idari taksimatta değişiklik meydana gelmiştir. 1988 yılında Köse, 1990 yılında Kürtün ilçe olmuştur
. GÜMÜŞHANE İLİ COĞRAFYA
Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan İlimiz doğusunda Bayburt, batısında Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan ile komşudur. Gümüşhane 38° 45' - 40° 12' doğu boylamları ile 39' 45' - 40' 50' kuzey enlemleri arasında olup,Yüzölçümü 6.575 kilometrekare , deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1210 metredir. Yeryüzü şekilleri bakımından Köse, Kelkit ve Şiran ilçelerinin yer aldığı güney kesimi yüksek bir plato özelliği gösterirken,
Merkez, Torul ve Kürtün ilçelerini kapsayan kuzey kesimi oldukça engebelidir. Dar ve derin vadilerle birbirinden ayrılmış yüksek dağlar kuzeyin belirleyici özelliğidir. Gümüşhane’nin ünlü yaylaları da bu kesimde yer alır. İlin en yüksek noktası 3.331 metre ile Abdal Musa Tepesidir. Gümüşhane’nin içinden geçen Harşit ile Kelkit vadisini boydan boya kat eden Kelkit Çayı ilin başlıca akarsularıdır. Arazinin % 60’ını dağlar,% 29’unu platolar, % 11’ini ovalar teşkil etmektedir.


GÜMÜŞHANE İLİ DAĞLARI
Dağlar İlin %59,6’lık bölümünü oluşturan dağlık alanlar genellikle il sınırları ile Kuzey kesimlerini kaplarlar. Bu dağlar sıradağların uzantıları şeklinde olup,iç kesimlere doğruda tek dağlar olarak bulunurlar. Oldukça engebeli bir arazi üzerinde yer alan Gümüşhane’nin Kuzeyi’ni Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluşturmaktadır. Yine Kuzey yönünde derin yarılmış Karadeniz dağları ve Soğanlı Dağları Duvarı andıran sıralar halinde ili çevrelemektedir. Genel hatlarıyla ele alındığında Doğ-Batı doğrultusunda silsileler
halinde devam eden Zigana Dağları ,Gümüşhane Dağları ve Çimen Dağları yukarıda ifade edilen şablona uymaktadır. Bunlardan başka yükseltileri 1800 m. ile 2700 m. arasında değişen ;Kostan Dağı,Teslim Dağı,Vauk Dağı ,Tersun Dağı ,Pöske Dağı, Soğanlı Dağları ile Gavur Dağları önemli yükseltiler arasında bulunmaktadır. Ayrıca merkez ilçede bulunan ve şehre ayrı bir görüntü veren yükseltileri 2000 m. civarında olan Kuşakkaya ve Alemdar Tepeleri de tek dağlar olarak alınabilir.Tüm bu dağlık kütleler içerisinde Gavur Dağı’nın ayrı bir yeri vardır. Çünkü bu saha buzullaşmaya yarayan ve buzullaşmanın izlerini günümüze kadar taşıyan ülkemizin de ender rastlanan alanlarından biridir.
 Gavur Dağları ;Doğu Karadeniz Dağları dahilinde olup,Pleistosen Buzullaşmasına uğramıştır. En yüksek zirvesi olan Abdal Musa Zirvesi (3331m.)Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Kaçkar Doruğundan (3932 m.)den sonra ikinci sırada gelmektedir. Gavur Dağları’nın diğer ilginç bir yönü ise dağın üzerinde taban yüksekliği 2720-2970m.arasında değişen 12 büyük sirk gurubunun tespit edilmiş olmasıdır Ayrıca bu sirk göllerinin yanı sıra buzul aşındırmasının delili olan sürgüler, hörgüç kayalar, tekne, vadiler ve modern depoları da bulunmaktadır.
 GÜMÜŞHANE İLİ OVALARI
Ovalar Oldukça engebeli olan Gümüşhane arazisi içerisinde ovaların payı %11’dirBu alan içerisinde ise iki önemli ova yer almaktadır. Bunlar Kelkit ve Şiran ovalarıdır. Her iki ovanın toplam alanı il genelindeki ova oranının %8’ini oluşturmaktadır. Geri kalan %3’lük alan ise parçalanmış olarak,dağınık düzlük alanları ifade etmektedir. Kelkit Çayı vadi tabanını oluşturan ve Kelkit-Şiran ovaları olarak tanınan ovalardan Kelkit Ovası,yaklaşık 1450-1750m.ler arasında yer almaktadır. Doğuda Mormuş Düzlüğü üzerinde bir eşik ile Bayburt Ovasından ayrılan Kelkit Ovası,Doğu-Batı yönünde eğimli olup,toplam yüzölçümü 280 km2 kadardır.
Pleistosene ait eski alüvyonların hakim olduğu Kelkit Ovası ,batıda engebeli bir saha ile Şiran Ovası’ndan ayrılmıştır. Şiran Çayının drenaj alanının oluşturan Şiran Ovası yaklaşık 1250-1500 m’ ler arasında yer alır. Eosen yaşlı flişlerin yaygın olduğu ovanın yüzölçümü 256 km2’yi bulur. Söz konusu her iki ovanın toplam yüzölçümleri 536 km2 olup ,6575 km2’lik il yüzölçümü içerisinde kayda değer bir yer tutmaktadır.
 GÜMÜŞHANE İLİ AKARSULARI
 Akarsular-Göller Gümüşhane ilinin akarsu Şebekesini;Harşit Çayı ve Kelkit Çayı ile bu çayların yan kolları oluşturmaktadır. İl topraklarının güney kesimindeki akarsular Orta Karadeniz bölümünde,Karadeniz’e dökülmektedir. Tüm akarsular kaynaklarını il sınırları içerisinden alırlar. Çimen,Zigana ve Gümüşhane dağlarının zirveleri aynı zaman da su bölümü çizgilerine tekabül etmektedir. Harşit Çayı Vauk Dağı’nın Kuzey eteklerinden ve Sifon Deresi ismiyle kaynağını almaktadır. Harşit Çayı Karadeniz’e dökülünceye kadar il sınırları içerisinde 142 km mesafe kat eder.Samsun’un Çarşamba ilçesinde Yeşil ırmak olarak Karadeniz’le buluşan Kelkit Çayı’nın bir kolu Teslim Dağından,diğer kolları da Spikor ve Çimen Dağlarında doğarak Kelkit’te birleşmektedir.İlde bu iki önemli akarsu dışında yazları yer yer kuruyan bir çok küçük derelerde mevcuttur.
GÜMÜŞHANE İLİ İKLİM
İklim Gümüşhane ili her yönüyle olduğu gibi iklim özellikleri bakımından da Doğu Anadolu ile Karadeniz bölümü arasında bir geçiş teşkil etmektedir. Yüksek Zigana duvarları ile Karadeniz’in bunaltıcı nemli havasına set çeken kop engeliyle de Doğu Anadolu’nun şiddetli soğuklarının gelmesini engelleyen Gümüşhane ilimiz dünya üzerinde ender yörelere sahip olan hoş bir iklime sahiptir. İlimiz Doğu Karadeniz Bölgesinin iç kısmında 39-41 derece Doğu Boylamları , 40-41 derece Kuzey Enlemleri arasında karasal bir iklime sahiptir. Kuruluşu
M.Ö.3000 yıllarına dayanan Gümüşhane hiç kuşkusuz tarihi süreç içerisinde günümüze dek önemini kaybetmemiş bir yerleşim yeridir. Coğrafi konumu itibariyle de Karadeniz’i doğuya bağlayan geçiş noktası üzerinde konumlanmış, her uygarlıktan bir parçayı bünyesinde barındıran eşsiz doğal ve tarihi değerleri olan bir İlimizdir. Gümüşhane, İl Merkezi ortasından geçen Harşit Çayının iki yakasına yaslanmış durumdadır.
 Gümüşhane tarihi mimarisinin en ilgi çekici unsuru olan konaklar, ziyaretçilerini tarihin derinliklerine sürükler. İl’de tescilli bulunan 44 adet konak mevcuttur. Gümüşhane tarihi kalıntılar bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. İl genelinde 2863 sayılı yasa kapsamında tescilli bulunan 24 adet camii, 5 adet türbe ve kümbet, 14 adet kale, 6 adet Minare, Höyük ve Peri Bacası, 6 adet Han ve Hamam, 6 adet mezarlık, 32 adet çeşme, 39 adet Köprü, 99 adet Kilise ve Şapel, 5 adet Okul ve Medrese, 7 adet Mağara, 2 adet Göl ve Şelale, 20 adet Sit alanı tarihi ve doğal değerlerimizdendir. İl genelinde toplam 405 tarihi eser bulunmakta olup; bunların 277 adedi koruma altına alınan tarihi eserler kapsamındandır.
 KARACA MAĞARASI
Mağaralar bilindiği gibi insanlara ilk doğal barınaklık yapmış önemli mekanlardır. Bu nedenle uzun yıllar araştırmacıların dikkatini çekerek ayrıntılı araştırmaların yapılmasına neden olmuşlardır. Bunun yanında mağaralar içerisinde sakladığı gizli gizemin ve güzelliklerin keşif ve seyri insanlara ayrı bir huzur ve mutluluk vermektedir. Ayrıca mağaralar heyecan verici sporların yapılmasına, bağımsız bir bilim dalı olan (speleoloji) Mağara Bilimcilik dalının gelişmesine de olanak sağlamışlardır. İlimiz Torul İlçesine bağlı Cebeli Köyü sınırları içerisinde barındırdığı
 Karaca Mağarası şehir merkezine 17 km. mesafede, denizden 1550 m. yükseklikte olan ve Gümüşhane turizminin lokomotifi durumunda bir mekandır. Mağara Gümüşhane-Trabzon karayolunun yani ana güzergahının 12.km.'nde kuzeye ayrılan 4 km.'lik yolu takiben ulaşılır. Ana tur güzergahından sonraki 4 km.'lik yol çift şerit ve asfaltlanmış, tur otobüslerinin rahatça gittiği bir yoldur. Mağaranın bulunduğu yerde kır kahvesi, dinlenme tesisleri gibi ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri öncül tesisler mevcuttur.
 Mağara damlataşı şekillerinin en güzel ve en görkemli, görenleri büyüleyici örneklere sahiptir. Mağara görenlerin tekrar görmek istedikleri, UNESCO'nun Dünya Miras Listesine girecek güzellikte ve değerde bir mekandır. Bu nedenle Gümüşhane turizminin adeta dinamosu durumundadır. Sağlık turizmi yönünden özellikle solunum rahatsızlıklarına (astım gibi) iyi gelmektedir. Karaca Mağarası 1996 yılında turizme açılmış ve bu güne kadar mağara 600.000'in üzerinde yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmiştir. Karaca Mağarası'nı görmek gerçekten insanlarımızın gezi envanterlerinde apayrı, gizem dolu, seyrine doyum olmayacak bir sayfa açmaktadır. -----------------------------------------------------------------------------------------------
 TOMARA ŞELALESİ
 Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir. Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten kar veya süt rengini almış bir su varlığı şeklinde 2 km uzaklıktan duyulan su ninnileri sesleri ile yatağına dökülmektedir. Suyun akış vadisi içerisinde oluşturduğu akış kıvrımları , akış rejimi vadinin rafting yapılabilecek konumda olmasını sağlamaktadır. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir. Şelale çevresinde yeme içme ve dinlenme gibi öncü tesisleri bulunmaktadır.
 ARTABEL GÖLLERİ
 Gümüşhane ili Torul ilçesi Gülaçar Köyü'nden geçen Artebel Deresi kaynağında bulunan ve yörede Yıldız gölleri, Beş göller, Karanlık Göller gibi adlarla alınan krater gölleri Gümüşhane il merkezine yaklaşık 60 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Gülaçar köyüne bağlı Artebel Mahallesi'nden sonra orman yolu ile ilk şelaleye ulaşmak mümkündür bu noktadan itibaren ilk krater gölü olan Karanlık gö1e 90 dakikalık bir yürüyüşle ulaşmak mümkündür. Yörede iki ayrı jeolojik zaman diliminde hüküm süren volkanik aktiviteye bağlı formasyonlarla kaplıdır. İlk aktivite Üst Kratesede meydana gelmiş olup sahada yayılım gösteren Andezit Bazalt ve Piroklastiklerle temsil edilmektedir.
 Bu volkanikler yer yer Granit, Granodiyorit, Mikro Granit ve Kuvarslı Diyorit gibi mağmatiklerce kesilmiştir. Artabel deresi menbaının hemen kuzeyinde bulunan ve ilk şelalenin kuzey doğusunda yer alan Karanlık Göl bu dönemde gelişen kayaç topluluklarıyla çevrilmiş olup adi geçen Volkanizmaın yüzeye çıkışını sağlayan ilksel volkan bacasının ağız boşluğunda gelişmiştir. Diğer göller ise (Karagö1 Dağı'nın doğu yamacında Beş Göl, Artabelin Başı Tepe'sinin kuzey eteğinde Karanlık Göl, Sofranın Başı Tepe'sinin batısında Beş Göller adı ile anılan Dört Göl; Gavur Dağı doğu zirvesinde Karagöller adı ile üç gö1 yer almaktadır.) Yine aynı formasyon içerisinde ve sahanın en kuzeyinde Abdal Musa Tepesi'nde bir göl Mezar Yayla güneydoğusunda adsız bir göl, Mezar Yayla kuzeydoğusunda iki göl olmak üzere toplam on sekiz adet krater gölü bulunmaktadır. Artebel Gölleri ve çevresi gerek jeolojik ve jeomorfolojik, gerekse flora ve fauna yönünden oldukça kaynak değerlere sahip olmasının yanında peyzaj değerleri bakımından da yüksek bir değere sahiptir. Saha içerisinde yer alan
ve yöreye adını veren on sekiz adet buzul/krater gölünün devamlılığının sağlanması eşsiz manzara güzelliklerinden halkın koruma kullanma dengesi içerisinde faydalanabilmesi ve yörenin gelecek kuşaklara bir miras olarak aktarılabilmesi için 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesine göre Gümüşhane ili Torul ilçesi sınırları içerisinde kalan Artebel Gölleri ve çevresinin 5859 hektarlık kesimi "Artebel Gölleri Tabiat Parkı' olarak ilan edilmiştir.Ayrıca Zigana Köyü yaylalarında Limni ve Kuzu Gölleri, Yağmurdere sınırları içerisinde (Şakir Göl, Kürtün Sarıbaba'da Karagöl, Dörtkonak Yaylasında Aygır Göl, Dipsiz Göl gibi ilimiz sınırları içerisinde irili ufaklı göller mevcuttur.
 LİMNİ GÖLÜ
 Torul ilçesi Zigana Köyü Saronay Yaylasındadır. Göl ve çevresi sahip oldugu doğal güzellikleri, zengin flora ve faunası ile adeta insanları büyülerken klima özelliği havası ile insanlara sağlıklı bir ortam sunar. Göl çevresinde öncül tesisler mevcuttur.
ZİGANA DAĞI TURİZM MERKEZİ
Gümüşhane -Trabzon yolunun 50. km.'nde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğaya 3,5 km stabilize yolla ulaşılan Zigana Turizm Merkezi 2032 m. yüksekliktedir. Hava yolunu tercih edenler Trabzon-Zigana arası 50 km. asfalt yolu, otobüsle gidebilirler. Zigana Turizm Merkezi, elektrik, içme suyu, 800 m. teleski kayak eğitimi tesisi ve telsiz-telefon haberleşme sistemine sahip olup, otel, lokanta, kır kahvesi, et lokantası, bakkal, kasap, manav işletilmektedir. Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizidir. Zigana'da kır kahvesinin bahçesinde oturuken kuz sisi bulutu, güneyde pırıl pırıl güneşi görebilirsiniz.
 ÖRÜMCEK ORMANLARI
 Gümüşhane ili Kürtün İlçesi sınırları içerisinde yer alan örümcek Ormanlarında Avrupanın en yüksek göknarları (61,5 m.) ve Türkiyenin en uzun ladinleri (57,6 m. ) yer almaktadır. Örümcek Ormanları İl merkezine 60 km. mesafede olup, karayolu ile ağaçların bulunduğu bölgeye gidilebilir.
 SARIÇİÇEK KÖY ODALARI
 Sarıçiçek Köyü Gümüşhane İl sınırları içerisindedir. Sarıçıçek Köyüne ulaşmak için Gümüşhane-Erzurum Karayolunun 20. km.'ndeki Tohumoğlu mevkiinden Yağmurdere yoluyla gidilir. İl Merkezine 50 km. uzaklıktadır. Sarıçiçek Köyü 60 haneli tabii güzelliği, yer aldığı dağın yamacında zümrüt yeşili vadiye inen taraçalar üzerine kurulmuş evleriyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Evler 1873 yılında yapılmış olup, iki adettir. Bölgede ortaya çıkan mesken tiplerinin oluşumunda Türk geleneği ile yerleşik geleneğin ve mahalli hususiyetlerin büyük rolü olduğu tahmin edilmektedir. Odaların içerisi sanat açısından ilgi çekici şekilde tezyin edilmiştir. -
 KALELER
 Gümüşhane yöresinde savunma ve gözetleme amaçlı 35 kale vardır. sayının bu denli çok oluşu İran-Mezopotamya ticaret yolu üzerinde bulunmasıyla açıklanabilir. Canca, Akçakale (Merkez), Edire(Dörtkonak) kalesi, Kov kalesi, Keçikalesi, Kodil kalesi, Torul kalesi, Sadak kalesi, Gümüştuğ kalesi gibi... -
 CAMİLER
Eski Gümüşhane'de bilinen altı camiden ancak bir tanesi sağlam olarak durmakta, diğerleri ise yıkık veya harabe durumunda bulunmaktadır. Sağlam olarak duran ve ibadete açık olan camii Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle yaptırılan Süleymaniye Camii'dir. Evliya Çelebi (1647) ise Seyahatname'sinde on bir mihraptan bahsetmektedir. Eski Gümüşhane'de bulunan diğer camilerin isimleri şöyledir: Saray Cami (Hükümet önünde bulunan bu cami devlet memurlarına aitti.), Küçük Cami, Rüştiye Mektebi önündeki cami, Hamza Paşa Camii ve Yabancıların ibadetlerine mahsus Cami. Diğer Camiler; Tekke Köyü Camii,Akgedik Köyü Camii, Yağmurdere Köyü Camii, Torul Güzeloluk Camii, Kelkit Çambaşı Köyü Camii, Sadak Köyü Camii, Sarıca Köyü Camii, Süleymaniye Köyü Camii. -----------------------------------------------------------------------------------------------
 ÇEŞMELER
 Daldaban Mahallesi'nde, Sadullah Efendi Camii'nin güney-batısında yer alan Daltaban Çeşmesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında, "Cihad-ı Ekber" hatırasına yapılmıştır. Yapılış tarihi, güney cephesi kitabesinde 1331-1333 olarak belirtilmiştir. Rumi olarak kabul etmek durumunda olduğumuz bu tarih 1915-1917 miladi yıllarının karşılığıdır. Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'nda, Ingiltere, Fransa ve Rusya'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri karşısında Almanya, Avusturya ve Italya'nın oluşturduğu ittifak Devletleri safında savaşa katılmıştır. 14 Kasım 1914 tarihinde Cihad-ı Ekber fetvası yayımlanarak bütün Müslümanlar cihada davet edilmiştir.
Böylece devlet dokuz cephede dört yıl sürecek kanlı bir savaşa katılmış, 18 milyon tahmin edilen Osmanlı Devleti nüfusundan savaş sırasında 3 milyon insan ölmüş, yaralanmış veya kaybolmuştur.İşte bu çeşme Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na katılması anısına yaptırılmıştır. Daldaban Çeşmesi, sekizgen mermer zemin üzerine dört cepheli ve üç bölüm halinde yükselen bir tarzda köfeki taşıyla yapılmıştır. Çeşmenin musluklarının yer aldığı birinci katı, kenarları 1 m uzunluğunda dört kare cepheden oluşmaktadır. Her cephede, yaprak motifleri arasında birer musluk vardır. Muslukların suyu akmaktadır.Çeşmenin ikinci katı kenarları 70 cm boyutlarında dört kare cepheden oluşmaktadır. -----------------------------------------------------------------------------------------------
 SANTA HARABELERİ
 Santa Harabeleri 17. yy'dan beri dini, ticari ve kültürel önem taşıyan bir yerleşim yeridir. Santa Harabeleri bugünkü Dumanlı köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. 7 adet mahallesi vardır. İl Merkezine uzaklığı 80 km.'dir. Ulaşım Yağmurdere Bucağı üzerindedir. Her mahalle tümüyle taştan inşa edilmiş tek katlı konutlar, taş cepheli 1 veya 2 kilise, her sokak başında 1 çeşme vardır. Tarihi eserler yönünden zengin olan Santa doğal konumları itibariyle de yayla özelliği taşımaktadır
 İMERA MANASTIRI

Olucak (İmera) Manastırı; il merkezine 38 km. uzaklıkta Olucak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Antik kentte kubbeli ve kubbesi tonozlarla örtülü manastır bulunmaktadır. Kitabesinden 1350'de yapıldığı anlaşılmaktadır. Çok sayıda tarihi ve kültürel değeri bulunan antik şehir arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. -----------------------------------------------------------------------------------------------
 SADAK HARABELERİ
 Satala olarak bilinen Antik Kent Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Kelkit İlçesinin 17 km. Güneydoğusundadır. Bu günün Sadak Köyü Antik Devirde Satala adını taşıyordu. Eski Roma İmparatorluğunun doğudaki en önemli askeri ordugahı Anadolu ve Kapadokya 'dan Karadeniz'e geçen askeri yolların birleştiği bir kenttir. Kent çevresinde tiyatro, opera ve yapı kalıntıları , motifli tuğlalar , prezeler , sütun başlıkları, hayvan heykelcikleri , mühürler, sikkeler, yüzükler, pişmiş topraktan yazıtlar,Roma ve Erken Bizans dönemine aittir. Antik kenten Su Kemerleri, ünlü Yunan heykeltıraşı Fidyes tarafından yapılan ve şu anda Londra Brithis Museum da bulunan güzellik tanrıçası Afrodit' in heykeli, antik havuz, mezar sikkeleri,günümüze ulaşan tarihi kalıntılardır.
 ÇAĞIRGAN BABA TÜRBESİ
 Gümüşhane'ye bağlı Tekke Köyü'nde, ana yol kenarında yer alan Çağırgan Baba Türbesi, iç kapısı üzerindeki kitabeye göre Recep - 990 Temmuz - 1582'de yapılmıştır. III. Murat'ın (1574-1595) İran seferi sırasında gördüğü bir rüya üzerine yapıldığı ve Gümüşhane, Samsun ve Tokat'ta vakıfları bulunduğu bilinmektedir. Türbenin asıl mekanı kare
 bir plan üzerine taştan yapılmış, sonradan batısına dikdörtgen planlu bir bö1üm daha eklenmiştir. Her iki bö1ümün de içinde birer sanduka yer almaktadır. Türbenin asıl mekanının üzerindeki kubbe, dıştan sekizgen bir piramit külahla örtülüdür. Türbeye kuzey cephesinden girilmektedir. Çağırgan Baba'nın yattığı odanın giriş kapısı üzerinde 41x30 cm boyutlarında mermer üzerine iki satır sülüsle yapılmış kitabesi yer almaktadır.Türbe son yıllarda onarım görmüştür. PİRAHMET TÜRBESİ
 Gümüşhane-Erzurum yolu üzerinde Pir Ahmet Köyü'nde yer alan bu türbe, Karamanoğlu Pir Ahmed Bey'e aittir. Kare bir plan üzerine taştan yapılmış olup, Üzerine yine taştan piramidal bir çatıyla kapatılmıştır. Mezar, türbenin altında olup buraya beş basamaklı taş merdivenle inilmektedir. Türbeye kuzey cephesindeki yuvarlak kemerli alçak bir kapıdan girilmektedir. Güney cephesinde şok küçük bir penceresi vardır. Kubbesi iç taraftan kademeli tromplara oturtulmuştur. Türbenin içinde batı duvarında çok grift bir sülüsle yazılı ancak, üzeri onarım sırasında çimento ve kumla yer yer kapatılmış, bazı kelimeleri seçilebilen bir kitabesi vardır. Türbe 1550 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında (1520-1566) yapılmıştır.
 GELİN EBE TÜRBESİ
 Şiran'a bağlı Seydi Baba Köyü'nde yer alan bu türbe, dikdörtgen plan üzerine kesme taştan yapılmış olup üzeri kırma çatı ile örtülüdür. Türbe 120 cm yüksekliğinde, 230 cm eninde ve 365 cm boyunda bir kaide üzerine, 330 cm boyunda 190 cm eninde ve 105 cm yüksekliğinde duvarlarla yükselmektedir. Çatısı onarım görmüştür. Batı cephesi taşları yer yer sökülmüştür. Türbenin kuzey cephesi duvarında iki ayrı kitabe vardır. Bunlardan sağdakinde türbenin 1227/1812 yılında imar edildiği ifade edilmektedir. Türbede yatan kişi hakkında elde belgeye dayanan bilgi bulunmamaktadır. Köylüler türbeyi "Gelin Ebe Türbesi" diye adlandırmaktadır.
 FİRDEVS HATUN TÜRBESİ
 Şiran'a giderken Çilhoroz Dağı üzerinde, yoldan 20 m solda yer alan Firdevs Hatun Türbesi, kesme taştan sekizgen bir plan üzerine yapılmıştır. Türbenin kuzey cephesinde giriş kapısı, diğer cephelerde birer penceresi vardır. Kubbesi ve saçakları onarım görmüştür. Kuzey cephesinde giriş kapısı üzerinde kitabeleri yer alan türbe, 1556-1557 tarihinde yapılmıştır. Halen Yunus Emre ilköğretim Okulu bahçesinde bulunan köfeki taşına yazılı kitabenin de buradan söküldüğü anlaşılmaktadır.